Bu Blogda Ara

7 Aralık 2016 Çarşamba

Kitapsız bir yazı: Çocuk Yapmaya Dair Düşünceler

Ne zaman çocuk sahibi olmaya karar verdim bilmiyorum. Bu kendimi bildim bileli istediğim, hayal ettiğim birşey de değildi. Çocukken aklı havalarda, gözü yükseklerdeydim. Feministtim, aile kurmak değil kariyer yapmaktı hedefim. Bir gün bizim evde bir grup arkadaşı ağırlarken bu konunun açıldığını hatırlıyorum. "Çocuk isterim bir gün" demiştim o zaman. "Bir insanı sevgiyle büyütmek güzel birşey, onun için". Bir de eve okumadığımız kitapları almakla ilgili konuşulmuştu da, o zaman da "çocuklar için evde güzel bir kütüphane olmalı" dediğimi hatırlıyorum. 

Ancak bütün bu net cevaplar verdiğim anlara rağmen kendimi hiç çocuk sahibi olma konusunda hevesli biri olarak hatırlamıyorum. O kadar da hazırlanmamıştım sanırım. Belki de o nedenle ilk bebeğim olduğunda yaşadığım şok ve kapana kıstırılmışlık duygusu kuvvetli oldu. Bu duygumu gösteren komik bir anım var. Doğum öncesinde doğumun hemen sonrasında giymek için ucuz külotlar almıştım, Nişantaşı'nda bir çamaşırcıdan. Bu tanesi1 TL'ya, kocaman pamuklu donlardan bir sürü aldım. Doğum öncesi yaptığım son alışveriş bu olabilir. Doğum gerçekleşip evimize döndüğümüzde o çamaşırcıya yaptığım geziyi nasıl özledim! Uzun zaman bir daha asla Nişantaşı'na uzanan o caddede yalnız ve kayıtsız yürüyüp o çamaşırcıya gidemeyeceğimi düşündüğümü ve bunun için kahrolduğumu hatırlıyorum. O donlar da o kadar yumuşak ve rahat gelmişti ki. Benim için mutluluğun tanımı bu alışverişi yaptığım ana geri dönmekti. Ah o donlar, o donlar!!!

Aslında elbette özlediğim şey çocuksuz olmaktı. Çocuk sahibi olmanın insana neler yapabileceğini yaşamadan bilmek imkansız. Hayat artık asla, asla, eskisi gibi olamayacak. Mutlak bir adanmışlık duygusuyla yaşayan tarikat üyesi olmak gibi ebeveyn olmak. Başka biri oluyorsun. Ben ilk günlerde o meşhur post-partum depresyonundan muzdarip olduğumdan bu tarikat üyeliğinde pek de gönüllü değil gibiydim. Bir yandan onu ölesiye koruma, sarıp sarmalama isteği, bir yandan "ben kendime ne yaptım, nasıl böyle bir kafese girdim" isyanı. Bu ikircikli isyanım aylarca sürdü. 

Sonra bir gün Alkım için canımı vermenin beni mutlu edeceğini fark ettim. Ölümden bu kadar korkan ben ilk kez başka biri, birşey için bu güzel hayattan vaz geçebilirim, ve bundan mutlu olurum dedim. Bunu iliklerime kadar hissettim. Hala o duyguya sarılıyorum. 

Çocuk sahibi olmanın mutlulukla ilgisi yok. İnsan mutlu olmak için çok daha kolay, zevkli, geliştirici, ucuz, stressiz şeyler yapabilir. Dans edersin, dünyayı dolaşırsın, okursun, yersin, içersin. Çocuk sahibi olmanın sevgiyle ilgisi var. Birini bu kadar çok sevebilmek müthiş bir duygu. Başka hiçbir ilişkide aynı yoğunlukta olduğunu sanmıyorum. Üstelik ikinci çocuğun olduğunda ona verebileceğin sevgiyi de yine aynı yoğunlukta buluyorsun. İnsanın kalbi büyüyor. 

Hala kendi kendime "ben ne yaptım!" diye isyan ettiğim zamanlar çok. Öte yandan belki de kızlarım şu hayatta yaptığım en anlamlı şey. Onlara bakınca içim ışıl ışıl oluyor. Ve bütün annelerin kalbinin böyle olduğuna inanıyorum.